Pages

31 Mart 2010 Çarşamba

Alice in Wonderland



Olmamış!!! Oysaki büyük bir beklenti ile de gitmemiştim sinemaya ,çoğu arkadaşım gibi Tim Burton hayranı da değilim,tamam "Big Fish,Makas Eller ve Charlie'nin Çikolata Fabrikası" gibi filmlerini severek izledim ama hayran olduğumu kanıtlamaz bu durum. Alice hakkında da kötü bir niyetimde yok.Ama beğenemedim.Burada ilk sinema yazısı da olumsuz olsun istemezdim ama yazmadan da duramadım.Ne de olsa daha yeniyim ve pek de okuyanım yok bu sebeplerle bile birazcık negatif olabilirim bence = )
Ne renkler olmuş ne de karakterler…3D’ye oyuncular oturmamış..Aman Tanrım o ne silik bir kızcağızdı aynı zamanda..
Tamam bu kadar eleştiri sanırım yeter.Oysaki hiç adetim değildir ; olumsuz eleştiri..
Genelde severim izlediklerimi,okuduklarımı...
En kısa zamanda olumlu güzel birşeyler yazmalıyım..

29 Mart 2010 Pazartesi

Karakter

Karakterler yazmaya karar verdim ama sadece karakterler.Hiç bir hikayenin ya da romanın parçası olmayan...Yalnızlar ve yalnızlıklarının farkında bile değiller…Hepimiz gibi !
Belki burada da paylaşırım karakterlerimi ya da çok yalnız kalırlarsa dayanamayacak kadar ;öldürürüm!!!
Mutlu son yok çünkü….

26 Mart 2010 Cuma

Narziss ve Goldmund


Lisedeyken ilk Bozkırkurdu ile tanıdım Hermann Hesse’i. Alman Edebiyatından okuduğum ilk kişiydi ve sonra bağımlısı oldum Alman Edebiyatının.Çünkü gereksiz betimlemelerden uzak-Rusların aksine- ve eserin özünü çok rahat kavrayabileceğimiz şekilde yaratıyorlar.
Neyse benim asıl bahsetmek istediğim en son okumuş olduğum Yapı Kredi Yayınlarından Kamuran Şipal çevirili kitabı “Narziss ve Goldmund”dır. Narziss ve Goldmund ; kişilikleri tamamen farklı iki arkadaş ve biz bu arkadaşlıktan yaşam,ölüm,aşk,sanat ve en önemlisi de dostluk üzerine birçok şey öğreniyoruz.
“peki, sen bir gün nasıl öleceksin,bir annen yok çünkü?Annesiz insan nasıl sevebilir,annesiz nasıl ölebilir” Bu cümle için açıklama yapmama bile gerek yok yazarken ağlayabilirim…
“Tanrım?bizi büsbütün terk mi ettin?Yarattığın dünyadan soğudun mu büsbütün? Topumuzu silmek mi istiyorsun defterden yoksa? " Bir Ortaçağ hikayesi olmasına rağmen hiçbir şey değişmemiş gibi geliyor bana.Günümüzde yaşadığımız savaşlarda, depremlerde kaybettiğimiz insanlarımız. Yoksa gerçekten Tanrı, hepimizden kurtulmak mı istiyor!
Bilge Narziss’in yanında sanatçı ruhlu özgür Goldmund. İki dostta kendi yöntemleri ile mükemmele ulaşmaya çalışıyor,kendi öz benliklerini bulmak adına.
Eğer ki şuan hangi kitabı okusam ki diye tereddütteyseniz lütfen alın ve okuyun!!!
Benden istemeyin ama benim kitaplarım kıymetlidir = ))
Efendim ?Hermann Hesse’in diğer kitapları mı? Herşeyi benden beklemeyiniz canım
buyurun bakınız : http://tr.wikipedia.org/wiki/Hermann_Hesse

23 Mart 2010 Salı

Ah ulan Tanrı!!!


Ah ulan Tanrı!Sensin bu isyanımın nedeni!
Sen davranıp sökmeden yerinden
bak ne diyorum,sen davranıp sökmeden yerinden
Ben koparıp kendim fırlatıyorum sana taş yerine
yeryüzünden
Bu lüzumsuz kellemi!!!

K.İskender

19 Mart 2010 Cuma

12 Mart mı desem?


Gecenin sonundan bir kare =))

Geçtiğimiz hafta sonundan başlayayım anlatmaya ki şuan için zihnimdeki en taze anılardır kendileri.
Cuma günü kendisinin de yazarı olduğu Madam Brownie(bknz : http://www.madambrownie.com/) dergisinin tanışma partisi için İzmir’den arkadaşım Tansuçaa geldi . Haliyle yoldan gelmiş olduğundan karnı açtı “ hadi dışarıda kahvaltı yapalım” dedik.Amacımız köşedeki pastanede bir şeyler yemekti. Fakat niyeyse “hadi Kadıköy’e gidelim de deniz kenarında atıştıralım “şeklinde değişti. Bu sırada söylememe gerek var mı bilmiyorum ama alelade bir kıyafet saç makyaj sıfır bir şekildeyim. İş görüşmesi için Taksim’e gidecek olan Tansuçaya “hadi dedim bir çılgınlık yapayım sana eşlik edeyim,biraz vitrin bakar dönerim.” Bu cümleden sonra beni tanıyanlar biliyordurki ;benim vitrin bakmak için yola çıkmam demek uzun bir zaman dilimine bedel..Tabi arkadaşım görüşmeden çıktı ve İzmirden gelen diğer Madam Brownie’ler ile buluştuk bir şeyler yedik-tahmin ettiğiniz gibi akşam olmuştu- =)
Eee madem Cuma akşamı ve biz Taksimdeydik “Neden bir şeyler içmeyelim ki” dedik ve Kafe Pi’ye oturduk. BronxPi (bknz: http://www.bronxpisahne.com/) den bir biletçi çocuk geldi Hücumkedi ve Delta grupları sahne alacakmış .Tabii cebimizde para yok ve cumartesi geceside tanışma partisi var gidemeyeceğimizi söyledik bu sefer bilet satamayacağını anlayınca davetiye verdi bize… Eee tabi beleş bir aktivite olunca gidelim,mekanı da görmüş oluruz dedik =) Oktaylarda erkek erkeğe takılıyorlardı Taksimde..Onları da çağırdık ilk başta mırınkırın ettiler fakat davetiye olayını duyunca fikirlerini değiştirdiler.Ve bronx ‘un yolunu tuttuk.Pek de eğlendik.Mekanda şahaneymiş.Gece 3 de evdeydik sanırım ..
Bu kadar yazdım ana fikir mi ne?
Sabah köşedeki pastanede kahvaltıya gidecek bile olsanız , akşam için hazırlıklı olun =)

17 Mart 2010 Çarşamba

İstanbul


İstanbul'a taşındığımdanberi hemen hemen herkesin "ee napıyorsun?,nasıl gidiyor?,iş bulabildin mi?,dersler nasıl?...." gibi sorularıyla karşı karşıya kalıyorum ve birine anlattığımı başka birine anlatmamışsam vay halime aa dostlar...
Sonra hiç yapmadığım birşey yapmışım gibi karşıma çıkıyor.
Bende aşk,entrika,kariyer,dostluk,ihanet...ve ne yaşadıysam şu kısa dönemde burada paylaşacağım.Sonradan aaa ben bimiyordum,görmedim,duymadım olmasın...
Bilgilerinize =)

Emekleme Dönemi

Ve sonunda bende bir bloggerim = )evet artık dayanamadım uzun zamandır sıkı takipçisi olduğum bloglardan esinlenerek bende yazmaya karar verdim.

Ve başlıkda da dediğim gibi daha çömezim blog konusunda, yürümeyi koşmayı bilmiyorum belki ama çabuk öğrenirim.


Bu ilk yazım olduğu için kısa tutuyorum fakat bundan sonrakiler bu kadarla kalmayacak.

Adioss Amigoss